Kuzey sıcağı

Kuzey edebiyatı deyince aklınıza hangi isimler gelir? Bana göre kuzey Knut Hamsun’dur, Jostein Gaarder’dir, Henrik Ibsen’dir, Hans Christian Andersen’dir, çok isteyip de henüz okuyamadığım Fin destanı Kalavela’dır. (Rus edebiyatını ayrı bir tarafa koyalım, o bir alt başlık olamaz!) Son zamanlarda adı çok sık anılan Stieg Larsson’u da unutmamak gerek elbette.

Kuzeyin köklü bir mitolojik anlatım ve masal geleneği var. Bu da müthiş bir kültürel miras demek. Dolayısıyla edebiyatlarına önyargıyla yaklaşmak haksızlık olur. Ama önyargılı baktığım bir şey var doğrusu: kitapların arka kapakları. Tıpkı kapak tasarımı gibi, arka kapak yazıları da okuru cezbetmek içindir. Ama ben o kısımda yazılı övgülere pek kulak asmam. Norveçli yazar Linn Ullmann’ın bir dostumdan ödünç aldığım “Sen Uyumadan Önce” (çev. Aylin Yengin) adlı kitabında da aynı şeyi yaptım. Can Yayınları arka kapakta, “Latin Amerika edebiyatının keyfine doyulmaz büyülü gerçekçiliğini” yansıtan bir roman okuyacağımızı söylemiş. Norveçli bir yazardan Latin Amerika sıcaklığı! Her kadının hayali olan “çok yiyip zayıf kalmak” gibi bir şey olsa gerekti bu. Ama ilk birkaç sayfadan itibaren bütün önyargılarımdan arındım. Arka kapakta yazanlar doğruydu!

Kitabın ana kahramanı Karin, yalancılığını daha en başta itiraf etmesine karşın öylesine doğal ki ne söylese inanıyorsunuz. (Sevgilisi balığa dönüşünce bile şaşırmıyorsunuz.) Çok güzel ama dengesiz bir anne; defalarca intihara teşebbüs edip en sonunda evlenmeye karar veren bir abla; arada sırada ortaya çıkıp sanki başka bir dünyadan ses veren bir baba; Norveç’ten Amerika’ya gitmiş bir büyükbaba… Müthiş bir hayal, hayat ve karakter zenginliği…

Yazar Linn Ullmann İsveçli ünlü yönetmen Ingmar Bergman ile Norveçli oyuncu-yönetmen Liv Ullmann’ın kızı. Sıra dışı hayal gücünü, İngiliz edebiyatı eğitimiyle beslemiş, çeşitli ödüllerle de taçlandırmış. “Sen Uyumadan Önce”, Ullmann’ın ilk kitabı. Ben yeni tanıştım ama kitap 2000 yılında basılmış Türkiye’de. Hatta Can Yayınları 2006’da da yazarın “Stella Düşerken” isimli bir başka romanını, bu kez Adem Uludağ çevirisiyle basmış. Kısacası Linn Ullmann’ın beş romanından ikisi Türkçeleştirilmiş.

Türkçeleştirilmiş de nasıl? Çevirmen Aylin Yengin’in dil hâkimiyeti ve sözcük seçimleri başarılı. Bence bu romanın akıcılığını bozan tek şey, cümlelerin uzunluğunu aynen yansıtabilmek için akla gelen her yere virgüller serpiştirilmiş olması. Belki Norveççe aslı da böyle bol virgüllüdür ve Norveççe buna müsaittir ama Türkçede bol keseden ve her amaçla virgül kullanımı insanı duraksatıp okumayı zorlaştırıyor ve zaman zaman cümlelerin yapısını bozuyor. Virgül fırtınasıyla boğuşmak yerine noktalı virgüllerle, hatta zaman zaman noktalarla cümleleri rahatlatmak anlatımdan bir şey kaybettirmezmiş. Bu da bizi her zaman tartışılagelen üsluba bağlı kalmak/erek dilin koşullarına uymak ikilemine götürüyor yine. Cümle yapıları ve virgüller konusunda, kitabın düzeltilerini yapan ve kendisi de bir yazar olan Murat Uyurkulak’a sitem edebilirim belki. Çünkü okurun kendi dilinde zevkli bir okuma yapma hakkına hiç kimsenin engel olmaması gerektiğine inanıyorum. Her şeye rağmen “Sen Uyumadan Önce” son dönemde okuduğum en güzel romanlardan biri. Sıcak bir kuzeyli…

***

İnsanlar çoğu zaman birbirlerinin ayağını kaydırmaya çalışırlar. Kıskançlıklar, hırslar, bastıramadığımız egolarımız hep sınar bizi. Nisan ayında, bu çarkın içine girmemiş birini kaybettik. Saadet Arıkan’ı hiç yüz yüze gelmeden sevmiştim. Çevirdiğim romanlardan birkaçını yayına hazırlamıştı. Hep bir mektup eşlik ederdi düzeltilerine. Neyi, neden değiştirdiğini zarif bir dille açıklar, deneyimleriyle bana yol gösterirdi. Ona giden çevirinin emin ellerde olduğunu bilirdim. İyi insanlar bir kişi daha eksildi. Nur içinde yatsın.

“Lafı Çevirmeden” köşesi, Remzi Kitap Gazetesi, Mayıs 2012

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir