Ülkemizde en yaygın yabancı dil İngilizce. Dolayısıyla, sanırım hatırı sayılır miktarda “iyi” okur, çeviri kitapların kaynak dilde de izini sürebiliyordur. Peki ya diğer diller? Örneğin İspanyolca, Rusça ya da Fince?
Bilmediğimiz dillerde yazılmış eserlerin çevirilerini okurken çevirmene ne kadar bağlı olduğumuzu, yazarı ya da şairi ancak çevirmenin yaktığı meşalenin ışığında izleyebileceğimizi biliyoruz. Her yeni kitapta karşımıza çıkan topraklar bize yabancı. İnsan bu topraklarda dolaşırken kendini “emin ellerde” hissetmek istiyor. Peki ama “emin ellerde” olduğumuzu nereden bileceğiz?
Düzenli okurlar anımsayacaktır, Mart-Mayıs arasındaki üç yazıda, Puşkin’in ünlü şiir-romanı “Yevgeni(y) Onegin”in Everest Yayınları ve Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan iki ayrı çevirisini karşılaştırmalı olarak ele almış, dikkat çeken farklılıkları sıralamıştık. Ve aynı soruna değinmiştik: Bu çevirilerin “doğruluğundan” nasıl emin olacağız? Ya da emin olmayı dert etmeyip aldığımız hazza mı bakacağız?
***
Sözünü ettiğim Onegin maceramda, Rus edebiyatı dediğimiz zaman akla ilk gelen isimlerden Prof. Ataol Behramoğlu’yla da yolumuz kesişti. Daha doğrusu, hocamız değerli zamanının bir parçasını ayırıp, sorularıma çok hoş yanıtlar verdi. Kendisine bir kez de buradan teşekkür ederek, belirttiği bir noktaya, bütün okurların ve özellikle de çevirmenlerin dikkatini çekmek istiyorum.
Ataol Hoca’ya Onegin’i neden çevirmediğini sordum. Yanıtı ise şuydu: “Onegin’den birkaç bölüm çevirmiş ve vazgeçmiştim. Nedeni, bu işin neredeyse bir ömür verecek kadar sabır, yetenek ve çalışkanlık gerektirdiğini kısa sürede anlamamdı.” Elbette “yetenek” sözcüğünü kullanması tevazudan kaynaklanıyor. Gerek çevirileri gerekse kendi şiirleriyle edebiyatımızın en önemli isimlerinden değil midir Ataol Behramoğlu? “Bu aşk burada biter…” diye söze başlasam, eminim pek çok kişi ”ve ben çekip giderim” diyerek tamamlayacaktır dizeyi.
Şöyle diyor Ataol Hoca: “Onegin gibi bir yapıtı uyaksız, ölçüsüz (en azından,
ölçü duygusuna sahip olmaksızın) çevirmeye kalkışmamak gerekir. Bu yapıtı, ölçüsüz, uyaksız ya da rastgele uyaklarla çevirmeye kalkacak olsam, bir iki aylık meseledir.”
Bizim örnek almamız gereken, bu şiir-romana hakkını vermek için bir ömrü adamak gerektiğini düşünerek, “Onegin çevirmeni” olmak gibi bir unvandan vazgeçecek kadar ciddiye almasıdır çeviriyi. Çünkü ancak bu şekilde “emin ellerde” olur okuyucu.
***
Çeviri kitap okumaları, dikkatli okurlar için zordur. Okuma sürecini işkenceye çevirebilir. İşkenceden kasıt, kitapla duygusal ve düşünsel bağ kurmak sürecinde başımıza gelen her türlü olumsuzluktur. Çoğu kez bizi bir çeviri kitaptan soğutan şey, kitabın konusu-yazarı-tezi değil, çevirinin ta kendisidir. Sözcükleri çok yabancı bulduğumuz, anlam ve kavram kargaşası yaratan, dilin o muhteşem melodisinden nasibini almamış yapıtlar, okuma zevkimizi alır götürür. Bu çeviriler içerik açısından tümüyle doğru olabilir. Tek bir virgül atlanmamıştır belki de. Ama metin akmaz bir türlü. Âdeta lastiği patlak bir araba gibidir. Okurun iki seçeneği vardır: Ya ağır ağır yola devam edecek ve o sinir bozucu jant sesini duyacak ya da arabayı olduğu yerde bırakacaktır. Ve okumayı sevenler için ikisi de neredeyse aynı derecede sevimsizdir. Sorunsuz bir sürüş sunmak ise çevirmenin işidir. Tıpkı Ataol Behramoğlu’nun Puşkin’den verdiği şu örnekte olduğu gibi: Kapılarında cennetin güzel Melek / Duruyordu, parıldayan, öne eğik başıyla, / Karanlık ve isyancı Şeytan / Uçuyordu cehennemin uçurumunda.
İnkârcı ruh, kuşkucu ruh, / Bakıyordu lekesiz ruha / Ve istem dışı sıcaklığını duygululuğun / İlk kez duydu içinde, bulanıkça.
‘Elveda’ dedi, ‘seni gördüm, / Ve sen boşuna parlamadın bana: / Göklerde her şeyden nefret etmedim, Ve her şeyi hor görmedim dünyada.’ *
Not: Everest Yayınları’ndan çıkan “Yevgeniy Onegin”in çevirmenlerinden, şair ve coğrafya profesörü Ahmet Necdet, Mayıs ayında aramızdan ayrıldı. Saygıyla anıyor, Tanrı’dan rahmet diliyoruz. * A.S. Puşkin, “Seviyordum Sizi – Seçme Şiirler”, çev. Ataol Behramoğlu, İş Kültür Yayınları, Hasan Âli Yücel Klasikler Dizisi
“Lafı Çevirmeden” köşesi, Remzi Kitap Gazetesi, Temmuz 2010